Osman Ağa ve Hüseyin Avni Alparslan İsimleri Verilmesi İçin Teklif

şehrimizde yapımı devam eden bu eserlere İstiklal mücadelemizin Giresun Gönüllü Alaylarından 47'inci alay Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa ve 42'inci alay Komutanı Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan'ın isimlerinin verilmesini arz talep ederiz.

PAYLAŞ
KANAL28.TV - Kanal 28

Sayın Cumhurbaşkanım;
Milli ve manevi şahsiyetlerimizin isimlerinin yaşatılması hususunda Giresun Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği öncülüğünde Kanaat önderlerimizin ortak kararları doğrultusunda
Giresun’un yetiştirdiği, devletimize ve milletimize Millî Mücadele yıllarında önemli hizmetleri olan kahramanların başında Milis Yarbay Gazi Osman Ağa ve Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan gelmektedir. Adı geçen bu iki devlet adamımız günümüzde yöre insanı tarafından birer kahraman olarak hatırlanmaktadır. Kahramanlarımız, Giresun ve havalisinde eğitim, kültür, sanat, edebiyat, spor hayatı üzerinde de silinmeyen izler bırakmışlarıdır. Özellikle, Işık gazetesi, Türk Yurdu, Gedikkaya gazetesindeki yazıları bu faaliyetlerle ilgili bilgileri doğrulamaktadır.
Giresunlular olarak üzerimizde unutulmaz izler bırakan bu kahramanlarımıza karşı tarihi sorumluluğumuzun olduğunun bilincindeyiz. Kahramanlarımızın aziz hatıralarını gelecek nesillere de taşımak düşüncesindeyiz. Bu tarihi sorumluluk gereği olarak şehrimizde yapımı devam eden stadyum ve araştırma hastanesine verilecek adlarının bu iki tarihi kahramanlarımızın adları şeklinde verilmesini Giresun’un her insanı arzu etmektedir.
Ek dosyada da detaylıca ifade ettiğimiz gerekçelerimizin de dikkat alınması suretiyle şehrimizde yapımı devam eden bu eserlere İstiklal mücadelemizin Giresun Gönüllü Alaylarından 47’inci alay Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa ve 42’inci alay Komutanı Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan’ın isimlerinin verilmesini arz talep ederiz.
Ek 1: Milis Yarbay Gazi Osman Ağa ve Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan hakkında 6 sayfalık detaylı bilgi.


                                        GİRESUN KANAAT ÖNDERLERİ

 

 

 

 


GİRESUNLULAR YETİŞTİRDİKLERİ TARİHİ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKIYORLAR
Giresun'un Yetiştirdiği Müstesna Kahramanları...
Milletleri geleceğe taşıyacak olan unsurların başında yetiştirdiği ilim, devlet, siyaset, sanat adamlarının yaptığı cemiyet faaliyetleri gelmektedir. Ülkemizin bu alanlarda yetiştirdiği birçok değerli insan, kültür değerlerimizin geleceğe taşımasında gönüllü olarak yer almaktadır. Kültür hayatımızdaki bu şahsiyetlere aynı zamanda bizler “gizli kahramanlar” adını da vermekteyiz. Bu gizli kahramanlar ömürlerini içinde yaşadıkları toplumlarına feda ettikleri için toplum hayatında her zaman hatırlanmaktadır. Tarihini ve kültürünü unutan ya da gereği gibi hayatına uygulamayan toplumların geleceği hakkında sağlıklı konuşmak mümkün değildir.
Giresun Türk tarihinde özel bir yere sahiptir. Özellikle yörenin Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde Giresun ve yöresindeki Türk iskân ve fetih faaliyetleri tarihi kaynaklarda sıkça ifade edilmektedir. Yakın tarihimiz gündeme geldiğinde Giresun insanının yine özel bir yere sahip olduğunu görmekteyiz. Giresun insanını bu özelliğe sahip kılan ise Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarındaki faaliyetleri olarak görülmektedir. Bölge dış güçler tarafından işgal edilmediği halde yöre insanı bu topyekün mücadelenin her safhasında yer almıştır. Özellikle yöre insanı tarafından “Ağadayı” diye anılan ve tarihimizde Gazi Osman Ağa olarak iz bırakan Feridunzâde Osman Ağa ve Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan Beylerin bu mücadelelerdeki hizmetlerini unutmak mümkün değildir. Giresun'un yetiştirdiği bu kahramanlarımız sadece askeri alanda değil aynı zamanda iktisadi, sosyal, kültürel, eğitim hayatımızda da birçok hizmete imza atmışlardır.
Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan yörenin Türkleşmesi ve İslamlaşması hakkında birçok bilimsel eser vermiştir. Yine “Eski Türk Bayramlarından Ot Göçü” adlı bilimsel çalışması kültür. hayatımızda bir ilki temsil etmektedir. Gazi Osman Ağa'nın Milli Mücadele yıllarında Giresun'da yayın hayatına başlattığı “Gedikkaya” Gazetesi sadece bir yerel gazete olmayıp aynı zamanda yöre insanının bilgilendirilmesinde de önemli hizmetlere imza atmıştır. Günümüzde ülkelerin beşinci kol olarak kullandıkları basının gücünü Osman Ağa 1920 yılında bizzat uygulayarak devletimiz hakkında işbirlikçiler ve dış güçler tarafından yaratılmak istenen algı operasyonunu boşa çıkarmıştır. Milli Mücadelenin devam ettiği yıllarda 1922 yılında Giresun'da Okulöncesi eğitiminin başlatılması ve yöredeki spor faaliyetlerinin ilk adımlarını yine Osman Ağa'nın attığını görmekteyiz. Bunların yanında yine Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarında şehit düşen memleket evlatlarının geride bıraktıkları yetimlerine yine Osman Ağa'nın sahip çıktığını ifade etmemiz gerekmektedir. Malum olduğu üzere o yıllarda ülkemizin iktisadi ve sosyal hayatı tarihimizin en sıkıntılı dönemini yaşamaktadır.
Bunların yanında Giresun'da ticari hayatın canlandırılması için yöredeki Müslüman- Türk tüccarların her türlü ihtiyacının karşılanmasında yine yöre kahramanlarımızı görmekteyiz. Doğu Karadeniz bölgesinin güvenliğinin sağlanmasında, yöre insanının can, mal ve namus güvenliğinin sağlanmasında müstesna hizmetlere imza atan kahramanlarımız hakkında daha zengin bilgiler bulunmaktadır. Gazi Osman Ağa ve Hüseyin Avni Alpaslan hakkında detaylı bilgiler dikkatlere sunmak gerekir. Mil Kahramanımız Gazi Osman Ağa'nın Hayatı
Giresun'un Hacı Hüseyin mahallesinde doğdu. Ticaretle uğraşan Feridunzâde Hacı Mehmet Efendi'nin oğludur. Düzenli bir eğitim görmedi, genç yaşta kayıkçılık yapmaya başladı. 1912'de Balkan Savaşı'na askerlik bedeli ödendiği halde gönüllü olarak katıldı. Çorlu yöresindeki çatuşmalarda diz kapağından yaralandı. Bundan dolayı “Topal” lakabıyla anıldı. Giresun'a döndükten sonra |. Dünya Savaşı'na kadar ticaretle uğraştı. Savaşın başlaması üzerine Doğu Karadeniz bölgesinde Ruslarla iş birliği yapan Rum ve Ermeni çeteleriyle mücadeleye girişti. Kurduğu milis güçleriyle Giresun ve yöresinde söz sahibi oldu. Teşkilât-ı Mahsüsa'nın doğu cephesindeki faaliyetlerinde aktif görev aldı. Batum cephesinde 700-800 gönüllüsüyle Ruslara karşı savaştı. Bölgede hükümet işlerine karıştığı gerekçesiyle hakkında türlü şikâyetler yapılmaya başlandı. 25 Ağustos 1916'da Sivas Divânıharbi'nde muhakeme edildi ve bir süre gözaltında tutuldu. Giresun'a dönüşünün ardından şehrin tek hâkimi durumuna geldi, 1917'den itibaren Harşit Vadisi'nde Ruslara Karşı çarpıştı. 1918'de Rus birliklerinin geri çekilmesiyle Batum'a cephane taşımaya başladı. Bu vesileyle bir süre Batum'da kaldı. Mütareke'den sonra Giresun'a dönünce hastalığı sebebiyle görevinden istifa eden belediye başkanı Dizdarzâde Eşref Bey'in yerine başkanlığı devraldı. Aynı zamanda Giresun Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin başına geçti. Trabzon'da bir kongre toplayıp silahlanmaya başladı. izmir'in Yunanlılarca işgali üzerine 17 Mayıs 1919'da Giresun'da büyük bir miting düzenledi, ayrıca Pontus Devleti kurma faaliyetlerine karşı silahlı mücadeleye girişti. Bu sırada tehcir suçlusu olarak yargılanmak üzere İstanbul'a getirilmesi istendi; İstanbul Divânıharbi tarafından tutuklanmasına karar verildi. Bu sebeple şehirden kaçarak Keşap bölgesine gitti. Rum çetelerinin Türk köylerine düzenledikleri baskınlara misillemeler yaptı. Dokuzuncu Ordu müfettişliğine tayin edilen Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçtiği sırada Havza'dan Sadârete gönderdiği 5 Haziran 1919 tarihli raporda bu konuya da yer verdi. Tehcirden dolayı kaçak durumunda bulunan Osman Ağa'nın çetesinin önemli olduğunu, bundan dolayı Giresun ve doğusunda asayişsiz bir hareketin görülmediğini yazdı. Bu arada dağlara çekilen Osman Ağa teslim olup silâhlarını bırakması şartıyla affedileceği yolundaki teklifleri reddetti; milletin selâmeti için âdilâne bir barış yapılıncaya kadar silâh bırakmayacağını bildirdi. Trabzon valisine Osman Ağa'yı ölü veya diri ele geçirme görevi verilince takibine bir nizâmiye taburu ile bir süvari bölüğü gönderildi.
Giresunlular ise artan Pontus tehlikesine karşı Karahisar'a adam yollayıp Osman Ağa'dan yardım talebinde bulundular. 8 Mayıs 1919'da, içinde Yunan Kızılhaç Heyeti'nin bulunduğu bir geminin limana gelmesinden cesaret alan Rumların 11 Mayıs'ta Taşkışla denilen Rum okuluna beyaz renkli Yunan Kızılhaç bayrağı çekmeleri ve taşkınlığa başlamaları, 5 Haziran'da mavi-beyaz renkte 20 m. uzunluğunda bir Pontus bayrağı asmaları üzerine Osman Ağa Giresun'a geldi ve bayrağı indirip fâilleri cezalandırdı. Ardından tekrar Karahisar'a döndü. Sivas, Tokat ve Karahisar Rum metropolitlerine baskı yaparak Patrikhâneye ve İstanbul hükümetine tehcirle ilgisi olmadığına, affedilmesinin gerektiğine, hakkında şikâyetlerinin bulunmadığına dair bir mektup yazdırdı. 30 Haziran 1919'da Karahisar mutasarrıfı aracılığıyla af diledi. Sivas Valisi Reşit Bey vasıtasıyla 7 Temmuz'da Meclis-i Vükelâ, Topal Osman ve 168 arkadaşını şahsi hukuk saklı kalmak şartıyla affetti. Topal Osman'ın aftan sonra Giresun'a dönmesi Rumların faaliyetlerine büyük darbe vurdu. 23 Temmuz 1919'da toplanan Erzurum Kongresi'ne Giresun'u temsilen katılan Ali Naci (Duyduk) ile İbrâhim Hamdi (Elgen) beylerin kongrede Mustafa Kemal Paşa'ya muhalif tutumlarını duyan Osman Ağa bu iki delegeyi kongreden sonra Giresun'dan uzaklaştırdı. Hakkındaki şikâyetler de giderek
2 aruyordu. Hatta onu ortadan kaldırmaya yönelik bazı teşebbüslere girişildi. Giresun Kaymakamı Bâdi Bey'i suikast düzenleyicisi olarak yakalayıp Trabzon'a götürdü. Giresun'da Rumlar arasında çıkan ihtilâfları da onun teşvik ettiği kanaati hâkimdi. 1920 Şubatında İngiliz ve Fransız askeri temsilcileri, Giresun Rumları arasında meydana gelen bir olaya Osman Ağa'nın karıştığını bahane edip Trabzon vali vekiline baskı yaptı. Bu arada Osman Ağa, Milli Mücadele'nin propagandasını yapmak için 17 Şubat 1920'de Gedikkaya adlı haftalık bir gazete çıkarmaya başladı; başyazarı da kendisiydi. Gedikkaya yirmi altı sayı devam edebildi. 28 Mart 1920'de incelemelerde bulunmak amacıyla Karadeniz bölgesine gelen Amerikan heyetini belediye reisi ve Müdâfaa-i Hukuk reisi sıfatıyla ağırlayan Osman Ağa, Mustafa Kemal Paşa'nın Rumların katliamını değil aksine korunmasını emrettiğini belirtti. Büyük Millet Meclisi hükümetinin kurulmasının ardından Mustafa Kemal Paşa'ya bir telgraf çekerek kayıtsız şartsız milli hükümetin hizmetine girdiğini bildirdi.
Bunun üzerine Ankara'dan Trabzon'daki 3. Fırka komutanı Rüştü Bey'e Rize müfrezesiyle Giresun'daki Osman Ağa müfrezesinin yola çıkarılması emredildi. Kâzım Karabekir Paşa ise Giresun ve yöresindeki Rum tehlikesinden dolayı Osman Ağa'nın Giresun'dan ayrılmasını uygun görmüyordu. Onun bu isteği Erkân-ı Harbiyye-i Umumiyye Reisi İsmet Bey tarafından da uygun karşılandı. Ancak hükümet daha sonra Osman Ağa müfrezesinin doğuda kullanılmasını istediğinden Kâzım Karabekir Paşa, Ermeni harekâtında bu kuvveti Kars'a çağırdı. Osman Ağa'nın katılmadığı bu harekâtta müfreze doğu cephesindeki savaşlara yetişemedi. Bu sırada Osman Ağa on beş kişilik gönüllü müfrezesiyle 29 Ekim 1920'de İnebolu'ya geldi, 8 Kasım'da Kastamonu'ya geçerek iki gün kaldı ve ardından Ankara'ya gitti ve Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa ile görüştü. 12 Kasım'da Mustafa Kemal Paşa'nın arzusu üzerine Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi teşkil edildi. Giresun'a dönen Osman Ağa, askerlik şubesi başkanı Tirebolulu Hüseyin Avni (Alparslan) ve jandarma komutanı Hamdi Beylerin desteğiyle başta Giresun olmak üzere Tirebolu, Rize ve Ordu'dan toplanan gençlerle Giresun Gönüllü Taburunu kurdu. Bu tabur 1920 Eylülünde cepheye gitmek için Trabzon'a geldi.
Osman Ağa, Giresun Gönüllü Alayı yanında 1921 başlarında Ankara'dan aldığı emir gereği Hüseyin Avni Bey'in başında bulunduğu Giresun Nizâmiye Alayı'nın (42. Alay) kuruluşuyla da uğraştı. Böylece Giresun 42 ve 47. alaylarıyla Milli Mücadele içindeki yerini aldı. 1921 Martında Osman Ağa, emrindeki 550 mevcudu ve dört dağ topu ile birlikte Koçgiri ayaklanmasını bastırmak için Sivas'a gitti. Giresun alayı Refahiye bölgesinden başlayarak âsilere karşı başarılı bir harekât gerçekleştirdi. Bu sırada Osman Ağa sayesinde Giresun'da hiçbir faaliyet yapamayan Pontusçular'ın yeni merkezi İtilâf devletlerinin gözetimindeki Samsun oldu. Burada da asayiş ve huzuru sağlamak üzere Topal Osman komutasındaki Giresun Gönüllü Alayı'ndan faydalanıldı. Alay 16 Nisan 1921'de Ümit vapuru ile Samsun'a intikal etti, orada 15. Tümen deposunda yeniden silahlandırıldı ve Ankara'dan gelen kuvvetlerle takviye edildi.
Karargâhını şehrin içinde Mıntıka Palas Oteli'ne kuran Osman Ağa, Samsun'da asayişin sağlanmasında rol oynadı. Ancak bu faaliyetleri sırasında uygun olmayan çok sert davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle hakkında şikâyetler yapıldı. Osman Ağa, Sakarya Muharebesi öncesi Samsun'da toplanan Giresun alaylarıyla 14 Temmuz 1921'de batı cephesine hareket etti. Sakarya savaşında Yusuf İzzet Paşa grubunda 47. Alay komutanı olan Osman Ağa 25 Ağustos'taki Mangaltepe taarruzuna katıldı; 15 Eylül'e kadar bütün muharebelerde bulundu. Kendisine kaymakamlık (yarbaylık) rütbesi verildi. Yunanlılara karşı Büyük Taarruz 'un sonuna kadar yapılan muharebelere katılan Osman Ağa 21
Aralık 1922'de Giresun'a döndü. Bir süre belediye işleriyle ilgilendi ve ardından Mustafa 37
Kemal Paşa'nın emriyle tekrar Ankara'ya gitti. Burada muhafız taburu komutanlığı görevi yaptı. Büyük Millet Meclisi'nde muhalif gruplar arasındaki çekişmeler onu da etkilemeye başladı. Muhalefetin önde gelen isimlerinden Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey'in ansızın ortadan kaybolması büyük bir karışıklığa yol açtı. Onun 27 Mart 1923 Salı akşamı Merkez Kıraathanesi'nde oturmakta iken Cumhurbaşkanlığı Muhafız Taburu Komutanı Osman Ağa'nın adamlarından Mustafa Kaptan tarafından çağrıldığı ve Osman Ağa'nın evinde boğulduğu anlaşıldı. Bunun üzerine Mustafa Kaptan tutuklandı, Osman Ağa'nın tutuklanması için de karar alındı. Jandarma Zâbiti Kemal Bey, Mühye Köyü'nün doğusunda Dikmen Deresi'nin başlangıcında bir yerde Ali Şükrü Bey'in cesedini buldu. Meclis cinayet fâillerinin hemen tutuklanmasını isteyince hükümet zanlı durumundaki Osman Ağa'nın yakalanmasını emretti. Yapılan baskılar üzerine Mustafa Kemal Paşa, yeni muhafız tabur komutanı tayin edilen İsmail Hakkı Beye Osman Ağa'nın yakalanması emrini verdi. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Taburu, Osman Ağa'nın bulunduğu Papazınbağı'nı kuşattı; çıkan çatışmada Osman Ağa ölü olarak ele geçirildi (2 Nisan 1923). Cesedi meclisin önünde asıldı. Üç saat kadar asılı kalan ceset ailesinin isteğiyle İstanbul üzerinden Giresun'a götürüldü ve Giresun Kalesi'nde Kurban Dede'nin mezarının yanına defnedildi. Ardından mezarı Atatürk'ün emriyle Giresun'da kalede bugünkü yerine nakledildi. İyi bir eğitim almamış olmasına rağmen vatanperver kişiliği, Mil? Mücadele'ye katkılarıyla dikkat çeken Osman Ağa, Pontus hareketinin engellenmesinde rol oynamıştır. Ali Şükrü olayı ise onun Atatürk'e bağlılığının bir sonucudur.
Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan
Hüseyin Avni Bey, bugün Giresun'un ilçesi olan Tirebolu'nun, Cintaşı Mahallesinde 1876 yılında doğdu. Hüseyin Avni, Amasya'nın Suluova ilçesinden Hüseyin Yazıcıoğlu ailesinden Tirebolu'ya hoca olarak gelen Emin efendinin oğludur. Annesi Tirebolulu Yanıkömeroğluzadelerden diğer deyişle Yanıkömeroğullarından, Kadın hanımdır. Başarılı bir tahsil hayatıyla kazanılması zor olan Pangaltı Mekteb-i Harbiyesi'ni kazanır ve başarıyla bitirir. Teğmen rütbesiyle mezun olunca Balkanlara, Selanik'e tayin oldu. H. Avni, Selanik'li Başyazıcı ailesinden Riza Ağa'nın kızı Huriye Hanımla evlendi. Çocuğu yoktur. Balkanlarda eşkıya takibinde görevler yaptı. Jandarma kursuna katılarak jandarma sınıfına geçti.
Hüseyin Avni Bey, Mayıs 1919'da Pazar, Eylül 1919'da da Rize Askerlik Şube Başkanlığı'na atandı. Bu sırada Samsun'dan Trabzon'a kadar Pontus Devleti kurmayı amaçlayan Pontus çeteleri Milli Mücadele'ye karşı büyük bir bela idi. Giresun yöresi ise bu ayaklanma karşısında Osman Ağa ve milisleri sayesinde Türk hâkimiyet alanı halindeydi. Ancak milisler (Kara zıpkalılar) haliyle yeterince düzenli ve disiplinli değildi. İşte Hüseyin Avni Bey, 1 Ocak 1920'de Giresun Askerlik Şube Başkanlığı'na atandı. Bir süre Giresun Kaymakamlığı görevini de vekâleten yürüttü. Giresun'da Osman Ağa, Müdafaa-i Hukukçular ve halk ile el ele vererek düzenli birlikler oluşturdu. Giresun Nizamiye Alayı kuruldu. Hüseyin Avni, cesur bir kişi ve ateşli bir milli mücadeleci idi. Ayni zamanda Hüseyin Avni Bey memleketin bu durumunda atak ve cesur evlatlarına ihtiyacını çok iyi biliyor, bilhassa Osman Ağa'yı destekliyor, o muvazzaf Subay olarak, Osman Ağa'da Milis Subay olarak ve Halk üzerindeki otoritesiyle birbirlerini
tamamlıyorlardı. Giresunlu 42. Gönüllü Alayının Faaliyetleri 42. Alay 1879 yılında Bağdat'ta kurulmuş, 1912'de Balkan Savaşına kadar Bağdat, Basra,
Kerbela, Kütülamare bölgelerindeki isyanları bastırmıştır. 42. Alay Balkan Savaşı'nda Selanik Bölgesinin savunulmasında görevlendirilmiştir. Alay Çanakkale Savaşlarında Kerevizdere muharebelerinde bulunmuş ve 991 şehit, 2486 yaralı ve 168 kayıp vermiştir. 42. Alay Osmanlı Mecidiye madalyası ile taltif edilmiştir.1916 yılında 42. Alayın Hicaz cephesinde savaşa katılmış ve kutsal şehirler olan Mekke ve Medine şehirlerinin korunmasında önemli hizmetleri yerine getirmiştir. Bu hizmetleri neticesinde “Medine Muhafızları” adını almışlardır. Bölgede yaşanan çok kanlı muharebeler neticesinde 42. Alay'da bütün subayları şehit olmuş ve geriye ise 156 er kalmıştır. Bu başarılı mücadelesi neticesinde Alay “Birinci Derece Altın Savaş ve Üstün Cesaret Madalyası” ile taltif edilmiştir.
Alay 23/24 Ağustos 1921 yılındaki Sakarya Savaşı'nda, Mangal Dağı'nda gönderilmek üzere Giresun'da Trabzon'daki 15. Kafkas Tümenine bağlı olarak kurulmuştur. Alay Milli Mücadele yıllarında Doğu Karadeniz bölgesinde ortaya çıkan “Pontus İsyanına” karşı mücadeleler vermiş ve bölgedeki Müslüman Türk ahalinin canını, malını ve namusunu korumuştur. Yine bu yıllarda ortaya çıkan “Koçgiri İsyanını” bastırmak üzere Sivas/Zara bölgesine gitmiştir. 42. Alayın bu isyanının bastırılmasındaki başarı öyküsü günümüzde Erzincan, Tokat, Sivas ve Amasya illerinde anlatılmaktadır.
Sakarya Muharebesi sırasında Yunan birliklerinin Mangal Dağı civarına yaklaşmasını önlemiş ve savaşını kaderinde etkili olmuştur. Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey, Tabur ve Bölük Komutanları dâhil bütün subaylar ile er ile erbaşların nerede ise tamamı bu mücadelede şehit olmuşlardır. Binbaşı Hüseyin Avni Beyin komutasındaki 42. Alay'dan geriye bir asteğmen ve 79 er kalmıştır. Alaydan geriye kalanlarla Alay yeniden kurulmuş ve Büyük Taarruzda önemli hizmetleri yerine getirmiştir. Alay Büyük Taarruz sırasında Güzelimdağ (İscehisar Dedesivri) Savaşını kazanarak bir sene önce Sakarya Savaşında verdiği şehitlerin kanını yerde bırakmamıştır. Alay İzmir'e kadar 350 kilometre yürümüş ve Yunan birliklerinin denize dökülmesine şahitlik etmiştir. 42. Alay, 29 Mayıs 1992 tarihinde yapılan bir törenle, Genelkurmay Başkanlığının aldığı bir kararla lağvedilmiştir.
£7. Giresunlu Gönüllü Alayının Kurulması
iZ Ocak 1921 tarihinde sonra 47. Alayın kurulması faaliyetine başlanmıştır. Alay kısa sürede “Giresunlu gönüllü uşakları” tarafından kurulmuştur. 47. Alay özellikle Samsun, Ordu ve Sinop yöresindeki “Pontusçuluk” faaliyetlerini önlemede önemli hizmetleri yerine getirmiştir. 47. Alay diğer gönüllü alay olan 42. Alay gibi Sakarya Savaşında ve Büyük Taarruzda önemli hizmetleri yerine getirmiştir. 47. Alay Komutanı Gazi Osman Ağa'nın Karadeniz bölgesindeki faaliyetlerinden Samsun Amerikan Konsolosu rahatsiz olmuştur. Bölgedeki emperyalist güçlerin öncülüğünü yapan Amerika ve onun işbirlikçileri milif kuvvetlerin güçlenmesinden ve bölgede asayişi sağlamasından oldukça rahatsız olmuştur.
Ülkemizin en sıkıntılı yıllarında hem dış güçlere karşı hem de onların yurt içindeki işbirlikçilerine karşi Karadeniz dağlarında, Koçgiri 'de, Sarıkamış dağlarında, Samsun, Sinop, Tokat, Amasya yöresinde, Dumlupınar, Sakarya Muharebelerinde ve Büyük Taarruzda Giresun Gönüllü Alaylarını görmekteyiz. Bu memleket sevdalılarını Giresun insanı hiçbir zaman unutmamıştır.
Sonuç ve Beklentilerimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasının her aşamasında yer alan Giresun insanı
Cumhuriyet döneminde de çalışkanlığı ile ülkemize katma değer sağlamaya devam eimektedir. Tarihin hafıza olduğunu bilerek tarihimize mal olmuş kahramanlarımızın gelecek nesilier tarafından da unutulmaması gerekmektedir. Ülkemizde son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sayesinde Giresun'un yetiştirdiği kahramanlar hakkında birçok gizli bilgilere de ulaşılmaktadır. Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu, Prof. Dr. Salim Cöhce, Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu, Bestami Bilgiç, Aydın Özgören, Teoman Alpaslan, Erden Menteşeoğlu gibi araştırmacılar bu kahramanlarımız hakkında birçok bilinmeyeni gün ışığına çıkarmışlardır. Birbirinden değerli eserlere imza atan bu araştırmacılar bizim konu hakkındaki görüşlerimize destek sağlamaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Giresun'da on dört gazete ve derginin yayınlanıyor olmasi yöredeki kültür hayatının zenginliğini göstermektedir. Yine Balkan Muharebeleri yıllarında Giresun'da üç matbaanın da faaliyetlerini sürdürüyor olması yöredeki kültür ve Sanat hayatının hangi aşamada olduğunu göstermektedir.
Şehrimizde inşaatı devam eden Giresun Araştırma Hastahanesi ve Giresun Stadyumunun adlarının tarihi kahramanlarımız ile anılmalarını Giresunlular olarak iştiyakla dilemekteyiz. Yukarıda saydığımız birçok gerekçe ile Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan ve Gazi Osman Ağa'nın isimlerinin bu yeni yapılan eserlere verilmesi bütün Giresunluları ziyadesiyle mutlu edecektir. Bu konuda devletimizin gerekli hassasiyeti göstereceğini ümit ediyoruz. Böyle bir uygulama ile vatanı, milleti ve devleti için canlarını feda eden binlerce şehidimizin ruhları da şad olacaktır.
BİBLİYOGRAFYA Sadi Borak, İktidar Koltuğundan İdam Sehpasına, İstanbul 1968; Mehmet Şakir
Sarıbayraktaroğlu, Osman Ağa ve Giresun Uşakları Konuşuyor, İstanbul 1975; Ömer Sami Coşar, Mustafa Kemal'in Muhafızı Osman Ağa (Topal Osman), İstanbul 1979; Cemal Şener, Topal Osman Olayı, İstanbul 1992; Mesut Çapa, Pontus Meselesi, Ankara 1993, tür.yer; Murat Yüksel, Ali Şükrü Bey ve Topal Osman Ağa, Trabzon 1993; Ahmet Kekeç, Ali Şükrü Bey Cinayeti, İstanbul 1994; Mustafa Balcıoğlu, “Birinci Dünya Savaşı Sırasında ve Sonrasında Rumlar ve Osman Ağa”, Giresun Tarihi Sempozyumu: 24-25 Mayıs 1996, İstanbul 1997, s. 256-258; Erden Menteşeoğlu, Yakın Tarihimizde Osman Ağa ve Giresunlular, Giresun 1997; Süleyman Beyoğlu, “Osman Ağa'nın Gedikkaya Gazetesi ve Mustafa Kemal Paşa”, Giresun Kültür Sempozyumu: 30-31 Mayıs 1998, İstanbul 1998, s. 39-41; a.mlf, “Belgelerle Osman Ağa (1883-1923)”, Milli Mücadelede Giresun (Sempozyum 6-7 Mart 1999), İstanbul 1999, s. 77-98; a.mlf, Milli Mücadele Kahramanı Giresunlu Osman Ağa, İstanbul 2009; Ayhan Yüksel, Giresun Tarihinden Sayfalar, İstanbul 2009, Ss. 27-46; Emrullah Nutku, “Yakın Tarihimizin Meşhur Simalarından Giresunlu Osman Ağa”, Yakın Tarihimiz, IV, İstanbul 1962, s. 85-86, 155-157; Ahmet Kemal Varınca, “Topal Osman'ın Giresun Macerası”, Meydan, sy. 61, İstanbul 1966, s. 24-25; sy. 62 (1967), s. 23-25. 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN